Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından yapılan açıklamada, kayyumların yargıdan muaf tutulması için özel kanun çıkarıldığı argümanlarının gerçek olmadığı belirtildi.
İddialarının temelsiz olduğu belirtilen açıklamada, şu sözlere yer verildi:
“Yapılan yasal düzenleme, aslında kanunda var olan kayyum temsilcilerinin sorumluluklarının, İcra ve İflas Kanunu ile Devlet Memurları Kanunu’ndaki düzenlemeler çerçevesinde, benzeri vazifeleri yapanlar ile eşit hale getirilmesinden ibarettir. İcra ve İflas Kanunu’nun 5. unsurundaki düsturlar, FETÖ ile bağlı şirketlerde vazife yapan kayyum temsilcileri için de geçerli olmuştur. İcra ve iflas dairesi vazifelilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları, lakin yönetim aleyhine açılabilir. Devletin, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu hakkı gizlidir. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır.”
“Benzersiz bir ayrıcalık tanınmamıştır”
Açıklamada, kanunda yapılan değişiklikle, sav edildiği üzere kayyum temsilcilerine eşsiz bir ayrıcalık ve sınırsız bir sorumsuzluk tanınmadığı bildirildi.
TMSF tarafından atanan kayyum temsilcilerinin yargıdan muaf tutulmalarının kelam konusu olmadığı vurgulanan açıklamada, kanunun, kayyum temsilcilerinin vazifelerini rastgele bir telaş ve tereddüt duymadan yerine getirmeleri için hazırlandığı aktarıldı.
Açıklamada, Anayasa Mahkemesi’nin bahisle ilgili 24.12.2020 tarihli kararında bu bahse açıklık getirildiği kaydedilerek, şu bilgilere yer verildi:
“Kayyum temsilcilerinin kanunla verilmiş vazifeleri yasal yol ve temellere uygun olarak yerine getirmeleri ya da bu kapsamda karar almaları sonucunda türel, idari, mali ve cezai sorumluluklarının doğmaması doğal olmakla birlikte, bu konu hukuku dışlayan keyfi bir idare manasına gelmemektedir. Bu nedenle kayyum temsilcilerinin mutlak bir sorumsuzluğundan bahsedilemeyecek olup yasal düzenlemenin haksız fiil yahut kabahat teşkil eden hareketleri kapsamadığı aşikardır.
Ayrıca kayyum temsilcilerinin misyonlarını yerine getirirken şirketlerin vergi, SGK ve gibisi borçlarından dolayı, şahsen haciz tehdidi ile karşı karşıya kalmamaları için düzenleme getirilmiş olması, kanunun yerinde olduğu konusunu tartışmasız kılmaktadır.”